Rektum kanseri
Rektum, kalın bağırsağın (kolon) yaklaşık son 15 cm’ne verilen isimdir. Rektum kanseri rektumun duvarlarından kaynaklanan kanserdir. ABD istatistiklerine göre hem erkeklerde hem de kadınlarda kanserler arasında 3. sıradadır. Yine ABD verilerine göre bu ülkedeki insanların yaklaşık %5’i ömürlerinin bir senesinde kolon kanseri olacaklardır. Ülkemizdeki verilerin şimdilik olmasa da yakın gelecekte yaklaşık böyle olacağını kabul edebiliriz. Rektum kanseri erken evrelerde teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Ulusal kanser tarama programına göre kadın ve erkeklerde 50-70 yaş arası kolon kanseri açısından tarama yapılması önerilmektedir. Tarama yöntemleri arasında 50 yaş ve sonrasında her 10 yılda bir kolonoskopi, 5 yılda bir sanal kolonoskopi, 5 yılda bir fleksibl sigmoidoskopi, 3 yılda bir multitarget dışkı DNA testi, yıllık ‘evde’ dışkı immünokimyasal test ve yıllık ‘evde’ yüksek sensitiviteli guaiac dışkıda gizli kan testi bulunmaktadır.
Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre en sık görülen ilk 5 kanser arasındadır. Her yaşta görülebilmelerine rağmen en sık 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Ortalama görülme yaşı 63’dür. Kadın-erkek arasında görüme sıklığı açısından pek bir fark yoktur. Kanser kolon ve rektumun dışına çıktığında, kanser hücreleri genelde yakındaki lenf bezlerine sıçrayabilir. Kanser hücreleri bu lenf bezlerine ulaşabilirse diğer bezlere, karaciğer ve uzak organlara da ulaşabilir.
Mayıs 2018’de ACS’nin (Amerikan Cerrahlar Birliği) son güncellemesine göre ortalama riske sahip erişkinlerin taramaya başlama yaşı 50’den 45’e çekilmiştir. Ailesinde kolon kanseri olanlarda ve kişisel olarak kolon ve rektum polipi olanlarda risk artmıştır. Kolorektal kanserler dünyada kansere bağlı ölümler arasında 3cü sıradadır. Bazı çalışmalara göre Amerika’da 55 yaşından gençlerde kolorektal kansere bağlı ölümler artmaktadır. 50 yaşından gençlerde artmış insidansın sebebi olabilecek bazı faktörler vardır. Obezitenin yaygınlaşması faktörlerden biri olabilir. Diğer faktörler arasında hareketsiz yaşam, işlenmiş gıdalardan oluşan yiyeceklerin yaygınlaşması. Kesin neden bulunamamış olsa da bunlar nedenlerden bazıları olabilir. Fiziksel olarak aktif olmak, tam tahıllı gıdalar tüketmek ve yüksek lifli gıdalar tüketmek kolorektal kanser riskini düşürebilir. Kırmızı et tüketimi, işlenmiş et tüketimi ve alkollü içecekler ise riski artırabilir. Eğer bağırsak alışkanlıklarınızda bir değişiklik olursa ya da dışınızda bir değişiklik fark ederseniz bir doktora görünün.
Rektum kanseri için kimler risk altındadır?
Rektum kanserinin kesin sebepleri bilinmemektedir. Yaşla birlikte insanlarda rektum kanseri sıklığı artmaktadır. Rektum kanserlerinin %90’ı 50 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır. Yakın akrabalarda kolo-rektal kanser olması, ‘ülseratif kolit’ gibi inflamatuar bağırsak hastalığı hikayesi olması, kolo-rektal poliplerin olması ve başka organlardaki kanserlerin varlığında kişilerde rektum kanseri gelişme riski artmaktadır.
Rektum kanseri önlenebilir mi?
Rektum kanseri önlenebilir bir hastalıktır. Rektum kanserlerinin tamamına yakını rektum duvarının iç tarafında ortaya çıkan poliplerden kaynaklanmaktadır. Polipler rektum duvarının iyi huylu büyümeleridir. Kolonoskopi ile bu poliplerin tanısı ve çıkartılması rektum kanseri gelişme riskini azaltmaktadır. Ortalama riske sahip kişilere 50 yaşından sonra, yüksek riske sahip kişilere ise daha genç yaşta kolonoskopi taraması yapılması gerekmektedir.
Kesin olarak kanıtlanamamış olsa da diyetin kolorektal kanserlerin önlenmesinde rolünün olabileceğini düşündüren çalışmalar vardır. Bildiğimiz kadarıyla kolorektal kanserin gelişmesini yüksek lifli gıdalar (tam tahıllar, meyveler, sebzeler, fındık) ve az yağlı gıdalar önleyebilir.
Rektum kanserinin belirtileri nelerdir?
Rektum kanserlerinin birçoğunda herhangi bir belirti görülmeyebilir. Rektum kanserlerinin en sık belirtisi bağırsak alışkanlıklarında değişikliktir (kabızlık, ishal, ince dışkılama, dışkıda kan veya makattan kanama). Kalça (pelvis) ve karın alt kısımlarında ağrı, açıklanamayan kilo kaybı, kendini yorgun hissetme gibi belirtiler de görülebilir. Başka hastalıklar da bu belirtilere neden olabilirler. Hemoroidler kansere neden olmadıkları halde benzer belirtiler verebilirler. Bu belirtilere sahip kişiler en erken şekilde bir doktora başvurarak erken tanı ve tedavi edilmelidirler.
Erken muayene ile ‘zor’ hastalıkların teşhis ve tedavisi gözden kaçırılmamış olur.
Karın ağrısı ve kilo kaybı genelde geç şikayetler olup çoğu durumda ilerlemiş bir hastalığa işaret etmektedirler.
Rektum kanserinin tanısı için hangi testler yapılmalıdır?
Fizik muayene (Doktor muayenesi)
Parmakla muayene (rektal tuşe)
Proktoskopi: Makattan girilen bir kamera ile kalın bağırsağın son kısımları (rektum) incelenmektedir. Muayenehane şartlarında yapılabilir.
Kolonoskopi: Makattan girilen kameralı bir hortum ile kolon ve rektumun incelenmesi. Bu sayede polipler, anormal alanlar ve kanser teşhis edilebilir. Şüpheli yerlerden biyopsiler alınabilir. Gerektiğinde tedavi edici işlemler de uygulanabilir.
Biyopsi: Doku veya hücre örnekleri alınması. Bunlar kanser açısından araştırılmaktadır.
Rektum kanserinde sonucu (prognozu) belirleyen nedir?
Rektum kanserinin evresi (hastalığın yaygınlık derecesi)
Kanserin rektumun hangi bölümünde olduğu
Bağırsakta tıkanıklık veya delinme olması
Ameliyatla tüm tümörün çıkartılabilmesi
Hastanın genel sağlık durumu ve tedavileri kaldırıp kaldırmaması
Kanserin yeni teşhis edilmesi veya tekrar etmiş olması
Rektum kanserinin evresi nasıl saptanır?
Bilgisayarlı tomografi ile rektum dışına taşan çoğu hastalık teşhis edilebilir.
PET tarama
Kanda CEA seviyesi
MRG (Manyetik rezonans görüntüleme): bu test ile rektum kanserinin bölgesel yaygınlığı tespit edilebilir. Bu test sayesinde hastalığın rektum duvarının hangi katmanlarını tuttuğu ve komşu organlara/yapılara saldırıp saldırmadığı anlaşılabilir.
EUS (Endoskopik ultrason): Rektuma endoskop (ışıklı kameralı hortum) sokularak ultrason işlemi yapılmasıdır. Bu sayede yine MRG’de olduğu gibi hastalığın rektum duvarının hangi katmanlarını tuttuğu anlaşılabilir.
Rektum kanseri nasıl tedavi edilir?
Rektum kanserinden kurtulmak için hemen her zaman ameliyat şarttır. Kanserin yerleşim yeri ve evresine göre ameliyat anüsten (makattan) veya karından yapılabilir. Ameliyatta rektumun kanserli bölümü ile birlikte üst ve altta bir miktar sağlam kalın bağırsak bölümleri, lenf düğümleri/bezeleri ve rektumu saran bağ (mezorektum) çıkartılmaktadır. Ayrıca rektumun ilgili bölümünü besleyen damarlar da ‘yüksek’ şekilde bağlanarak kaynak aldıkları ana damarlardan kesilmektedirler. Torba/stoma açılması (bağırsağın karın dışına bağlanması ile dışkının torbaya toplanması) az sayıda hastaya uygulanmakta olup duruma göre karar verilmektedir. Ameliyat öncesi ışın tedavisi almış olmanız ve hastalığınızın rektumun alt kısımlarında yer alması torba açılması ihtimalini artıran durumlardır. Hastalığınızın durumuna göre minimal invazif yöntemli ameliyatlar uygulanabilir. Cerrahınız ameliyat teknikleri hakkında size bilgi verecektir. Ek olarak kanserin evresine göre kemoterapi veya radyoterapi (ışın tedavisi) ameliyat öncesi veya sonrası uygulanabilir.
Sonuçları etkileyen faktörler nelerdir?
Rektum kanserinin sonucunu en çok belirleyen faktör hastalığın tanı anındaki evresidir. Rektum duvarının sadece iç katmanını tutan kanserlerde başarı oranı en yüksektir. Bu yüzden erken tanı çok önemlidir.
Tedaviden sonra hastalar nasıl takip edilmelidir?
Rektum kanseri tedavisinden sonraki kontrollerde kanda CEA (bir tümör belirtecidir) seviyesi ölçülerek hastalığın tekrar edip etmediğine bakılabilir. Kanser tekrarladığında CEA seviyeleri yükselmektedir. Hastalığınızın evresine göre doktorunuz bilgisayarlı tomografi (BT), aralıklı muayeneler ve kolonoskopi tetkikleri isteyebilir.
*Buradaki metin genel bir bilgilendirme olup, hastalıklar değişkenlik gösterebileceğinden kişisel değerlendirme için cerrahınızla görüşünüz.
*Amerikan Kolon ve Rektum Cerrahları Derneği’nin hasta bilgilendirme broşürlerinden tercüme edilmiştir.